Altın fiyatları, 1 Eylül Cuma Günü Ons altın, önceki kapanışa göre yüzde 0,13 artışla 1.942,78 dolara yükseldi. Gram altın ise yüzde 0,29 artışla 1.668,81 liraya yükseldi.
Çeyrek altın 2.765,50 lira, yarım altın 5.531,01 lira, cumhuriyet altını ise 11.374 liradan satıldı.
Gram gümüş ise yüzde 0,65 artışla 21,10 liraya yükseldi.
Ürün
Önceki Kapanış
Güncel Fiyat
Değişim
Ons Altın
1.942,48 dolar
1.942,78 dolar
%0,13
Gram Altın
1.668,54 lira
1.668,81 lira
%0,29
Çeyrek Altın
2.703,41 lira
2.765,50 lira
%0,00
Yarım Altın
5.389,93 lira
5.531,01 lira
%0,00
Tam Altın
10.813,65 lira
11.028,18 lira
%0,00
Cumhuriyet Altını
11.205,00 lira
11.374,00 lira
%-0,91
Ata Altın
11.151,58 lira
11.434,13 lira
%0,00
Gram Gümüş
21,09 lira
21,10 lira
%0,65
Ekonomist yorumu
Altın fiyatları, küresel piyasalarda risk iştahının yeniden artmasıyla yatay seyretti. ABD’de enflasyon verilerinin beklenenden daha yüksek gelmesi, Fed’in faiz artırımına devam edeceği beklentilerini artırdı. Bu durum, doların değer kazanmasına ve altının cazibesini azalttı.
Ancak, küresel ekonomide belirsizliklerin devam etmesi, altının güvenli liman olarak görülmesini sağladı. Bu durum, altının düşüşünü sınırladı.
Altın fiyatlarının önümüzdeki günlerde yatay bir seyir izlemesi bekleniyor.
Türkiye’nin lider elektrik dağıtım ekipmanları üreticilerinden Europower Enerji, Kosova’ya ihracat gerçekleştirerek yurtdışı pazarlarda büyümeye devam ediyor. Şirket, KEDS’e 850 bin Euro’luk “Metal Clad ve Modüler Hücre” satışı gerçekleştirdi. Satış bedeli, güncel baz Euro/TL kuru ile 24,4 milyon TL’ye denk geliyor. Bu satış, Europower Enerji’nin Kosova’ya ilk ihracatı.
Europower Enerji, Kosova Elektrik Dağıtım Şirketi’ne (KEDS) 850 bin Euro’luk “Metal Clad ve Modüler Hücre” satışı gerçekleştirdi. Satış bedeli, güncel baz Euro/TL kuru ile 24,4 milyon TL’ye denk geliyor.
Europower Enerji, bu satış ile Kosova’ya ilk ihracatını gerçekleştirmiş oldu. Şirket, bu satışın, yurtdışı pazarlarda büyüme stratejisinin önemli bir adımı olduğunu belirtiyor.
KEDS, Kosova’nın elektrik dağıtım işini yürüten kamuya ait bir şirket. Şirket, Kosova’nın elektrik dağıtım altyapısını modernize etmek için çalışmalarını sürdürüyor. Europower Enerji’nin satışı, KEDS’in bu çalışmalarına önemli bir katkı sağlayacak.
Europower Enerji, Türkiye’nin lider elektrik dağıtım ekipmanları üreticilerinden biri. Şirket, metal clad hücre, modüler hücre, orta gerilim hücre, alçak gerilim hücre, dağıtım panoları, aydınlatma ekipmanları ve kablo gibi ürünler üretiyor.
Şirket, son yıllarda yurtdışı pazarlara yönelik çalışmalarını hızlandırmış durumda. Europower Enerji, Orta Doğu, Balkanlar ve Afrika gibi bölgelerde önemli pazar payları elde etmeyi hedefliyor.
Doğan Holding CEO’su Çağlar Göğüş, enerjide 2025 sonuna kadar 550 megavatlık kapasiteye ulaşmayı hedeflediklerini açıkladı. Bloomberg HT’ye konuşan Göğüş, “Yenilenebilir enerji kaynaklarına odaklanıyoruz. Rüzgar ve güneş enerjisinde yatırımlarımızı sürdürüyoruz.” dedi.
Doğan Holding’in enerji alanındaki yatırımları şu anda 126 megavat seviyesinde. Şirketin portföyünde hidroelektrik, rüzgar ve güneş enerjisi tesisleri bulunuyor.
Göğüş, enerji sektörünün Türkiye ekonomisi için önemli bir sektör olduğunu belirterek, “Enerjide yerlileşmeyi artırmaya çalışıyoruz. Bu alandaki yatırımlarımızla istihdam yaratmayı da hedefliyoruz.” dedi.
Doğan Holding’in enerji alanındaki yatırımları, şirketin büyüme stratejisinin önemli bir parçası. Şirket, enerji sektöründe lider oyuncular arasında yer almayı hedefliyor.
Bugün Hazine ve Maliye Bakanlığının sitesinde yayınlanan haber bültenine göre ; TÜİK tarafından açıklanan verilere göre, 2023 ikinci çeyreğinde Türkiye ekonomisi, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla reel olarak %3,8 büyüdü.
Mevsimsel olarak düzeltilmiş GSYH büyümesi ise bir önceki çeyreğe göre %3,5 olarak gerçekleşti. Bu büyüme, küresel ticaretin daralmasına karşın güçlü iç talep ve yatırımların etkisiyle gerçekleşti. İhracattaki zayıflama devam ederken, ithalattaki artış ve iç talep net dış talebi sınırladı.
Hedef, sürdürülebilir, dengeli ve kapsayıcı bir büyüme sağlamak. Ekonomideki kırılganlığı azaltmak için iç ve dış talep dengesi sağlanmaya çalışılıyor.
Şeffaf ve uluslararası normlara uygun politikalarla güven ve öngörülebilirlik sağlanması amaçlanıyor. Makro finansal istikrarın korunması için adımlar atılacak. Toplumun geniş kesimlerinin refah artışından adil bir şekilde yararlanması öncelik.
TÜİK tarafından bugün açıklanan GSYH verilerine göre; Türkiye ekonomisi 2023 yılının ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre reel yüzde 3,8 büyürken, mevsimsel düzeltilmiş GSYH büyümesi bir önceki çeyreğe göre yüzde 3,5 olmuştur.
Sıkı küresel finansal koşullar ve geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1,8 daralan küresel ticarete rağmen deprem felaketinin ekonomik etkilerini telafi etmeye çalıştığımız yılın ikinci çeyreğinde ekonomimiz güçlü büyüme performansına devam etmiştir.
Küresel aktivitedeki zayıflamayla reel ihracatta düşüş devam ederken; güçlü iç talebe bağlı olarak ithalat artışını sürdürmüştür. Böylece net dış talep büyümeyi sınırlandırmıştır. Öte yandan ekonominin üretken kapasitesinin artırılması açısından önem arz eden yatırım harcamaları yüzde 5,1 artmıştır.
Hedefimiz büyümenin güçlü olmasının yanı sıra, aynı zamanda dengeli, sürdürülebilir ve kapsayıcı olmasıdır.
İç ve dış talep dengesinin yeniden tesisi için tedbirler almaya ve uygulamaya devam ediyoruz. Kaynakların tüketimden çok; yatırım, istihdam, üretim ve ihracata aktarılmasını önceliklendiriyoruz. Bu tedbirler neticesinde ekonomimizin dış şoklara karşı kırılganlığını azaltmayı hedefliyoruz.
Şeffaf, tutarlı ve uluslararası normlara uygun politikalar sayesinde güvenin temin edilmesi ile öngörülebilirlik artırılacaktır. Öngörülebilirlik, sürdürülebilir büyümenin sağlanması için gereken yatırım ve istihdam artışında kritik önem taşımaktadır.
Uyguladığımız politikaların makro finansal istikrar üzerindeki olumlu etkilerini görmeye başladık. Bu etkilerin kalıcı olması ve istikrarın sağlanması için gereken adımları atmaya devam edeceğiz. Dengeli ve sürdürülebilir büyüme ile sağlanacak refah artışının toplumun tüm kesimleri tarafından adil paylaşılması önceliğimizdir.
Merhaba, finans dünyasının nabzını tutmaya devam ediyoruz. Ons altın Ağustos vade kontratı, önceki işlem gününde %1,6’luk bir yükselişle 1.940,50 seviyesinde kapanış yaptı. Gün içerisinde ise en yüksek değeri 1.940,95 Dolar olarak kaydedilirken, en düşük seviye ise 1.916,45 Dolar oldu.
Salı günü yatay bir fiyat eğilimi sergileyen vade kontratı, ABD tüketici güveninin düşük gelmesinin etkisiyle hafif bir yükseliş kaydetti. Teknik olarak grafik üzerindeki indikatörler, alış yönlü sinyaller vererek desteklemekte. Bugün için özellikle takip edeceğimiz noktalar ise şunlar:
İlk direnç seviyesi olarak 1.948 Dolar öne çıkıyor. Eğer vade kontratı bu seviyeyi aşabilirse, yükseliş eğilimi güçlenebilir.
İlk destek seviyesi ise 1.924 Dolar olarak gözüküyor. Eğer piyasada bir geri çekilme yaşanırsa, bu seviye destek sağlayabilir.
Ons altın vade kontratının gelecekteki seyri, hem teknik analiz hem de temel verilerin dikkate alınmasıyla belirlenecek. Finans piyasalarındaki gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz. Başarılar dileriz.
“Merhaba değerli ekonomi severler, ekonomi dünyasındaki son gelişmeleri sizlerle paylaşmak üzere yeniden karşınızdayız. TÜİK’in açıkladığı verilere göre, yurt içi dış ticaret açığı Temmuz ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre %14,2 artarak 12,2 milyar doları aştı. Bu rakam, ekonomimizdeki dış ticaret dengesizliğinin arttığına işaret ediyor.
Ekonomik güven endeksi ise Ağustos ayında 5,2 puanlık bir düşüşle 94,10 seviyesine indi. Bu durum, iş dünyası ve tüketiciler arasındaki belirsizliklerin arttığını gösteriyor.
ABD’de ise tüketici güveni Ağustos ayında beklentilerin üzerinde bir şekilde 7,9 puan düşüşle 106,1 seviyesine geriledi. Bu, ABD ekonomisindeki dalgalanmaların tüketici psikolojisini nasıl etkilediğini gösteriyor.
Ancak ABD ekonomisi ikinci çeyrekte %2,1 büyüme kaydederek beklentileri karşılamadı. Bu durum, ekonominin istikrara henüz tam anlamıyla kavuşmadığını gösteriyor.
Özel sektör istihdamı konusunda ABD’de beklentilerin altında kalan bir durum yaşandı. Ağustos ayında ADP verilerine göre özel sektör istihdamı 177 bin arttı. Beklentilerin altında kalmış olması, istihdam piyasasındaki toparlanmanın istenilen hızda olmadığını gösteriyor.
Bununla birlikte, ABD’de bekleyen konut satışları Temmuz ayında %0,9 oranında artarak daralma beklentilerinin aksine olumlu bir sinyal verdi. Bu, konut sektöründeki canlanmanın devam ettiğini gösteriyor.
Bugün iç piyasada büyüme verileri ve TCMB Para Politikası Kurulu toplantısının özeti yakından takip edilecek. ABD tarafında ise çekirdek kişisel tüketim harcamaları (PCE) verisi izlenecek. Dolar/TL paritesi ise bugün saat 08:30 itibariyle 26,71 seviyelerinde seyrediyor.
Tüm bu gelişmeleri dikkatlice takip ediyor olacağız. Ekonomi dünyasındaki değişimleri sizler için aktarmaya devam edeceğiz. İyi günler dileriz.”
Dün, dolar kurundaki ve altının ons fiyatındaki yükselişe paralel olarak altının gram fiyatı da yükseliş kaydederek günü yüzde 1,2 primle 1.653 liradan tamamladı.
Bugün ise altının gram fiyatı yeni güne yükselişle başlamasının ardından saat 10.15 itibarıyla önceki kapanışın yüzde 0,2 üzerinde 1.657 liradan işlem görüyor. Aynı dakikalarda çeyrek altın 2.720 liradan, Cumhuriyet altını ise 10.990 liradan alıcı buluyor.
Altının ons fiyatı ise dün 0,9 artışla 1.938 dolardan kapanış yapmıştı. Ancak şu an itibarıyla önceki kapanışa göre yüzde 0,10 değer kaybıyla 1.935 dolardan işlem görüyor.
Finans analistleri, teknik açıdan altının ons fiyatı için 1.950 doların direnç, 1.920 doların ise destek seviyesi olarak önemli noktalar olduğuna dikkat çekiyorlar. Bu seviyeler altının gelecekteki fiyat hareketlerinde belirleyici rol oynayabilir.
Altın fiyatlarındaki bu hareketlilikte dolar kurundaki ve altının ons fiyatındaki dalgalanmaların etkisi büyük. Yatırımcılar ve analistler, hem uluslararası gelişmeleri hem de teknik analizleri takip ederek altın fiyatlarının gelecekteki yönelimini tahmin etmeye çalışıyorlar.
TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TAI), Türkiye’nin önde gelen havacılık ve uzay sanayi şirketlerinden biridir. Şirketin temel hissedarları, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV) %54.49, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSM) %45.45 ve Türk Hava Kurumu (THK) ise küçük bir oranda %0.06’dır. TAI, 15 Mayıs 1984 tarihinde Türk Ticaret Kanunu ve Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu’na uygun olarak kurulmuştur.
TAI, faaliyetlerini geniş bir yelpazede sürdürmektedir. Hem askeri hem de sivil havacılık alanlarında, uçak, helikopter, insansız hava araçları ve uzay projeleri gibi çeşitli alanlarda etkinlik göstermektedir. TAI’nin kuruluşundan bu yana, ülkenin havacılık ve uzay yeteneklerini geliştirme misyonunu üstlenerek, modern teknolojiyle donatılmış projeler üretmekte ve böylece Türkiye’nin savunma ve havacılık sektörlerinin yerlileştirilmesine katkı sağlamaktadır.
TSKGV Sahip Olduğu Şirketler?
Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV), Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarını karşılamak ve savunma sanayi alanında Türkiye’nin yeteneklerini artırmak amacıyla kurulmuş bir vakıftır. TSKGV, savunma sanayi şirketlerine yatırım yaparak ve projeler geliştirerek Türkiye’nin savunma kapasitesini güçlendirmeyi hedefler. Bu kapsamda sahip olduğu veya desteklediği bazı şirketler şunlar olabilir.
TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TAI): TSKGV’nin büyük bir hissedarı olduğu TAI, Türkiye’nin önemli havacılık ve uzay şirketlerinden biridir. TAI, uçak, helikopter, insansız hava araçları ve uzay projeleri gibi birçok alanda faaliyet gösterir.
Roketsan AŞ: Roketsan, Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik füze sistemleri ve roketlerin geliştirilmesi ve üretimi konusunda öncü bir şirkettir. TSKGV’nin hissedarı olduğu şirketlerden biridir.
Aselsan AŞ: TSKGV, Aselsan’ın hissedarlarından biridir. Aselsan, elektronik, haberleşme, radar, savunma elektroniği gibi alanlarda üst düzey teknoloji ürünleri ve sistemleri geliştirir ve üretir.
Havelsan AŞ: TSKGV, Havelsan’ın hissedarlarından biridir. Havelsan, yazılım ve bilişim teknolojileri alanında savunma, güvenlik, havacılık ve uzay gibi sektörlere çeşitli çözümler sunar.
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK): TSKGV’nin desteklediği diğer bir kurum olan MKEK, Türkiye’nin temel silah ve mühimmat ihtiyaçlarını karşılayan bir kuruluştur.
Tübitak Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (TÜBİTAK UZAY): TSKGV’nin desteklediği kurum ve projelerden biri olan TÜBİTAK UZAY, uzay teknolojileri ve uydular konusunda araştırmalar yapar.
Yukarıda saydığımız şirketler ve kurumlar, TSKGV’nin savunma sanayi alanında etkin bir şekilde faaliyet gösterdiği ve Türkiye’nin savunma yeteneklerini güçlendirmeye yönelik çalışmalara katkı sağladığı bazı örneklerdir. Bu liste zaman içinde güncellenebilir, bu nedenle en güncel bilgileri resmi kaynaklardan takip etmek önemlidir.
TUSAŞ’ın başında kim var?
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş (TUSAŞ), yönetimsel değişikliklerle ilgili olarak önemli bir adım atmıştır. 21 Ekim 2016 tarihinde yapılan Yönetim Kurulu toplantısında alınan kararla, başarılı akademisyen ve uzman Doç. Dr. Temel Kotil, TUSAŞ Genel Müdürlüğü pozisyonuna atanmıştır. Bu karar, TUSAŞ’ın geleceğe yönelik stratejilerini ve gelişim hedeflerini şekillendirmek adına önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.
Aynı toplantıda alınan bir diğer karar ise TUSAŞ Eski Genel Müdürü Muharrem Dörtkaşlı’nın, TUSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Danışmanı olarak görevlendirilmesidir. Dörtkaşlı’nın bu yeni rolü, TUSAŞ’ın deneyimli lider kadrosunun değerini koruma ve daha geniş stratejik vizyonu destekleme amacını yansıtıyor.
Bu gelişmeler, TUSAŞ’ın yönetim yapısını güçlendirme ve uzmanlığını daha da derinleştirme hedefiyle uyumlu bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Doç. Dr. Temel Kotil’in Genel Müdürlük görevine atanması, şirketin uzun vadeli büyüme ve inovasyon hedeflerine odaklanmasını sağlarken, Muharrem Dörtkaşlı’nın danışman olarak görevlendirilmesi, yönetim kadrosunun istikrarını ve deneyimini sürdürme amacını yansıtmaktadır. TUSAŞ’ın bu hamlesi, Türkiye’nin havacılık ve uzay sektöründe daha da ilerlemesine katkıda bulunma yolunda önemli bir adım olarak öne çıkmaktadır.
Merkez Bankası’nın kur korumalı mevduat hesaplarını TL vadeli mevduata dönüştürme adımlarının ilk gününde bankalarda yoğun bir faaliyet gözlendiğini belirtiyor. TL vadeli mevduat için sunulan faiz oranlarının yükseldiğine dikkat çekiliyor. Bazı özel bankalarda faiz oranlarının büyüklüğe ve vadeye bağlı olarak yüzde 33-42 aralığında değiştiği ifade ediliyor. Kamu bankalarında ise TL vadeli mevduat faiz oranlarının yüzde 35-37 arasında olduğu belirtiliyor. Kamu bankalarında hem Kamu Katılım Mevduatı’na hiç girmemiş tasarruf sahiplerine hem de bu mevduattan TL vadeliye dönmek isteyenlere aynı faiz oranlarının uygulandığı vurgulanıyor.
Özel bankalarda ise döviz dönüşlü Kamu Katılım Mevduatı hesapları için ekstra 2 puanlık bir fark önerildiği anlatılıyor. Merkez Bankası’nın belirlediği hedefe göre bankaların kur korumalı mevduat hesaplarının yüzde 50’sini TL vadeli mevduata dönüştürmesi gerektiği ve ayrıca döviz dönüşlü hesapların yüzde 5’inin TL vadeli mevduata çevrilmesi gerektiği vurgulanıyor. Bu hedeflerin gerçekleştirilememesi durumunda bankaların düşük faizli tahvil alımı yapmak zorunda kalabileceği belirtiliyor.
TL vadeli mevduat faizlerinin arttığı belirtilirken, çoğu bankanın hem Kamu Katılım Mevduatı dönüşleri hem de doğrudan TL vadeli mevduatlar için aynı faiz oranlarını uyguladığı ifade ediliyor. Ancak sektördeki bu durumun bazı kişileri ve bankacıları kafa karışıklığına sürüklediği aktarılıyor. Bu kapsamda, TL vadeli mevduat faizlerinin yükseldiği gözlemleniyor ve özel bir bankacılık kaynağına göre, düz TL vadeli mevduatlar ve vadesi dolan Kamu Katılım Mevduatı hesaplarının TL vadeli mevduata dönüşümü için yüzde 33-42 aralığında faiz oranları öne çıkıyor. Aynı kaynağa göre, vadesi dolan döviz dönüşlü Kamu Katılım Mevduatı hesapları için de benzer oranlar geçerli olup duruma göre 2 puanlık artış da yapılabilir.
Kamu bankalarından üst düzey bir yetkili, TL vadeli mevduat faizlerinin yüzde 35-37 aralığında olduğunu vurguluyor. Hem düz TL mevduatlar hem de döviz veya TL dönüşlü Kamu Katılım Mevduatı hesaplarının TL vadeli mevduata dönüşümü için aynı faiz oranlarının geçerli olduğu bilgisine yer veriliyor. Kur korumalı mevduat faiz oranının ise Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) artışının ardından yüzde 25’e yükseldiği ifade ediliyor. Aynı kaynak, döviz dönüşlü Kamu Katılım Mevduatı hesaplarında vadesi dolan tasarruf sahiplerinin TL vadeli mevduata geçmek yerine mevcut durumda kalmak istediklerinde yüzde 25 faiz oranına ek olarak 3 puanlık bir prim uygulandığını belirtiyor.
Bir diğer özel banka kaynağı ise TL vadeli mevduat faizinin yüzde 37 seviyesine çıkarıldığını açıklıyor. Bu kaynak, hem düz TL vadeli mevduat hem de Kamu Katılım Mevduatı dönüşlü TL vadeli mevduatta faiz oranlarının değişmediğini ifade ediyor. Aynı zamanda, mevduat faizlerinin daha fazla artmasının maliyeti artırabileceği düşüncesiyle sınırlı kalmak gerektiğine işaret ediyor.
Bunun yanı sıra, bankacılık sektörü uzmanlarından biri, Kamu Katılım Mevduatı ile TL vadeli mevduat arasındaki en önemli farkın stopaj olduğunu belirtiyor. KKM hesaplarında stopaj uygulanmazken, TL vadeli mevduat hesaplarında belirli vadeler için yüzde 3 ila 5 arasında stopaj olduğunu hatırlatıyor. 1 yıl üzeri vadelerde ise stopajın sıfır olduğunu belirtiyor. Bu bağlamda, tasarruf sahipleri ve bankacılar arasında hangi seçeneğin daha avantajlı olduğu konusunda belirsizlikler olduğunu vurguluyor.
ASELSAN’ın uluslararası bir müşterisi için BAYKAR ile Akıncı platformlarında kullanılmak üzere 35.580.000 ABD Doları tutarında TOLUN güdümlü mühimmat ihracat sözleşmesi imzaladığını belirttiniz. Bu, Türk savunma sanayisinin uluslararası alanda etkisini gösteren önemli bir gelişme gibi görünüyor.
TOLUN güdümlü mühimmat, muhtemelen ASELSAN tarafından geliştirilen bir tür güdümlü mühimmat sistemini ifade ediyor olabilir. Bu tür mühimmatlar genellikle hava, kara veya deniz platformlarından atılarak hedeflerin hassas bir şekilde vurulmasını sağlayan teknolojik ürünlerdir. BAYKAR ve Akıncı platformları ise Türk savunma sanayisinin önde gelen aktörlerinden biri olan BAYKAR tarafından üretilen insansız hava araçları (İHA) ve Akıncı İHA platformunu işaret edebilir.
Bu tür anlaşmalar, ülke içi savunma sanayisine olan güveni yansıtan ve aynı zamanda ekonomik açıdan önemli anlaşmalardır. ASELSAN’ın uluslararası arenada güçlü bir oyuncu olarak kabul edildiğini ve teknolojik ürünlerini başarılı bir şekilde ihracatını gerçekleştirdiğini söyleyebiliriz.
